Adım Sinan, yaşım 22, aslen Isparta’lıyım. Çocukluğum Isparta’nın kücük bir köyünde geçti. Uzaktan akrabam olan Hacer teyze ve kocası Mehmet Emin amca, 5 çocuklu bir aileydi. 4 oğlan ve 1 kızları vardı. Oğullarının hepsi de İstanbul Anadolu yakasında sütçülük yapıyorlardı. Hacer teyzem, kocası ve kızı Zeynep’le köyde hayvancılık yapıyorlardı. Ben memur olup Antalya’ya atandıktan sonra, Zeynebi başka bir köyden hayvan alıp satan bir adamla evlendirmişler. Adamın yaşı 50’nin üzerinde imiş, Zeynep ise daha 18 yaşında idi. Adamın ailesi Zeynebi istemiyormuş, ama adam bizim köye her hayvan almaya geldiğinde, teyzemlere yiyecek içecek getirip, geldikçe Zeyneple yakınlık kurup ilişkye girmişler, teyzemler de istemeyerek de olsa kızı vermek zorunda kalmışlar. Adam baya varlıklı da olduğundan nikah yapıp, sade bir törenle evlenip gitmişler…
Aradan geçen zamanla adam iflas etmiş, adamın ailesi de Zeynebi zaten istemediği için bunlara yardımcı olmamış. Bunlar çaresiz kalıp, (teyzelerinin ortanca oğlu olan Kerem köye ev yaptırmıştı), oraya gelip oturmuşlar. Adamın bizim köyden bile herkese borcu var, hatta babama bile borcu var, hemde yüklü miktarda. Hayvan aldığı herkese borcu var açıkcası. Zeynep’ten de yaşça oldukça büyük olan adamın başka geliri de yok, üstelik hiç çalışmıyormuş, artık boşanma derecesine kadar gelmişler. Ama ortada bir çocuk olduğu için Zeynep boşanmaya korkuyormuş. Zeynebin ailesi de zaten boşanma taraftarı değilmiş, “Bunu sen istedin!” diyorlarmış. Zeynep de çaresiz kalıp evden kaçmış ve Antalya’nın Aksu ilçesinde seracılık yapan halasının kızının yanına gelmiş…
Bundan bir hafta önce telefonuma, “Ben Zeynep, Sinan ben Antalya’dayım moralim çok bozuk, buluşup konuşabilir miyiz?” diye bir mesaj geldi. OK! deyip, pazar güne kararlaştırdk. Pazar günü arabama binip Aksu kavşağına geldiğimde, “Ben geldim!” diye mesaj attım. “OK! Bekle!” diye cevap yazdı. Yaklaşık yarım saat sonra geldi. Ben arabadan inmeden, içeriden ön kapıyı açıp, “Buyur!” dedim. Zeynebi 4 yıldır görmüyordum. İkimiz de aynı yaştaydık, ilk okulu da beraber okumuştuk. O zamanlar birbirimize aşıktık. Neyse, şimdi geldiğinde Zeynebi görünce çok şaşırmıştm, Zeynep çok güzelleşmişti. 90-60-90 ölçüler, 1.70 boyunda ve çok güzeldi. Elimi sıkıp tokalaştıktan sonra, “Uzaklaşalım hemen, görebilirler!” dedi. Haklıydı, küçük yer olduğu için yabancı araba göze batardı. Gaza bastım ve çevre yolundan Konyaaltı plajlarına doğru sürdüm arabayı…
Yolda bir büfeye uğrayıp kola falan alacaktım ki, “Bira alalım!” dedi. Ben içmediğimi söyleyip, ona iki tane bira aldım. Birkaç tane de enerji içeceği ve su alıp arabaya geri döndük. Konyaaltı’na vardığımda sahile sıfır yanaştırdım arabayı. Arabesk müzik açmamı istedi, oldukça dertliydi anlaşılan. Başladı anlatmaya. Açıkcası ben onu sikmekten başka birşey düşünmediğim için, ne dediğini bile dinlemiyordum, boş boş dinliyordum sadece. “Dertlerimle seni sıktım... Eee, senden ne haber?” dedi. Ben de, “Gördügün gibi…” falan dedim. Zeynebin kocasına olan sevgisi bitmiş gibiydi. Vakit baya geçmişti, açıkcası ben de onun dertlerini dinlemekten sıkılmıştım, “Gidelim!” dedim. Zeynep iki birayla sarhoş olmşutu, o cesaretle olsa gerek, birden dudaklarıma yapıştı, çok yakışıklı olduğumu söylüyordu…
Hava yağışlı da olduğu için sahil bomboştu. Artık bende film kopmuştu. Arabam minibüs tarzındadır, koltuğu yatırıp arka koltuğa geçtim, onu da kollarından tutup asıldım, arka koltuğa çektim. Hiç konuşmuyordu. Zeynep kapalı bir kadındı, başındaki eşarbını çıkarttım, saçlarını okşayıp tekrar dudaklarına yumuldum. Adeta vakumluyordum. Zeynep te çok istekliydi, dudaklarımdan boynuma öpüyor, adeta yalıyordu. Kulaklarını emdikçe inlemeye başladı. Geç kaldığını söyleyip, elleriyle yüzümü tutup, “Sik beni!” dedi. Kafamı sallayarak, “Tamam!” dedim ve Zeynebi soymaya başladım. O da beni soyuyordu. Bu arada da yiyişiyorduk. Resmen ikimiz de çırılçıplak kaldığımızda Zeynep tam bir afetti. O hemen içine gireceğimi düşünürken ben bacaklarnı omzuma alıp, bembeyaz amına yumuldum. Amının kıllarını traş etmiş tertemiz yapmıştı. Amının temizliğine övgüler yağdırınca, “Senin için yaptım Sinan’ım, yalamanı beklemiyordum ama, sen tam bir bitirimsin, ilk defa amım yalanıyor, yala erkeğim, kocam denen moruk hak etmiyordu, sen yala kocacığım, sen benim kocamsın artık, sadece sen sik, yala!” diye, bana ara gazı veriyordu…
Zeynebin amını yarım saatten fazla yaladım, içini dışını vakumladım, dere gibi orgazm oluyor, su akıyordu resmen. İlk defa böyle zevk almıştım. Bilenleriniz bilir Antalya’da lise kızları sikişmekten başka birşey bilmez, ama ben onlardan bile böyle zevk almamıştım. Belki de 10 dan fazla bakire amcık yalamışımdır, ama Zeynep gibisini görmedim. Zeyep saçlarımdan asılıp beni kendine çekerek sikimi tutup sıvazlamaya başladı. “Hiç yalamadım, ama bu siki yalamak yutmak istiyorum, kendimden yaşlı moruğa varıp gençliğimi heba ettim, sevişmeyi sende gördüm ben bugün, bu zevki sen tattırdın ilk defa, yalanarak 3 defa orgazm oldum, sıra bende, şimdi ben seni rahatlatcağım!” diyerek sikimi yalamaya başladı. Hepsini alamıyordu, söylemesi ayıp olmasın benim yarak oldukça uzun ve kalındır. Eliyle dibiden tutup resmen dondurma yalar gbi yalıyordu. Daha fazla dayanamadım ve ağzına boşaldım. Gülerek, “Çocukların!” diye, ağzından taşan döllerimi parmaklarıyla ağzına götürüp hepsini yuttu.
Sonra bana, “Sen uzan aşkım!” deyip üstüme çıktı ata biner gibi, sikimi tutup amına soktu. Resmen çığlık atarak köküne kadar alıp, “Aşkım bu ne biçim yarak, karın olacak kıza acıyorum valla!” diyordu. Önce yavaş yavaş, sonra hızlanarak üstümde zıplamaya başladı. Yarım saat sikiştikten sonra, “Boşal, fışkırt artık!” diye yalvarmaya başladı. Boşalmak bilmiyordum. Zeynep, “Yoruldum ben artık!” diyerek üstüme yığıldı. Ben de sikimi amından çıkartarak, onu altıma aldım. Amına sokmayı düşünürken birden aklıma götü geldi. Ters çevirip, belini ve omuzlarını yalamaya başladım. Derken poposuna indim, iki elimle göt yanaklarını ayırıp göt deligine dilimi sokmaya başladım. “Aklından geçeni unut! Dayanamam!” dedi. “Kendini rahat bırak aşkım!” dedim. “Tamam, ben de istiyorum, sana her yerimi siktirmrk istiyorum, seni kaybetmekten korkuyorum çünkü, ama hiç yapmadım, acır, sikin çok büyük, dayanamam aşkım!” dedi. “Bana bırak sen!” dedim…
Sikimi iyice tükürükleyip, amından akan suları parmağımla alıp göt deliğine yedirdim. Sikimin kafasını göt deliğine sürttükce inleyerek, “Aşkım birtanem, sik, acısa da sik, istiyorum, o sikini götüme sok, kökle hadi aşkım, kocacığım, birtanem!” diye inliyordu. Birden sokunca irkildi. Sokturmayacak vaz geçecek derken, “Ben ne acılara katlandım, bu zevk dolu acı mı korkutacak beni? Sok aşkım, kökle!” diye inliyordu. Yavaş yavaş tamamını soktum götüne. Artık zevk alıyor, zevkten inliyor, “Birtanem yıllardır seni arzuluyordum, şimdi içimdesin, hiç çıkarma, doya doya sik, beni de doyur o yarağına aşkım!” diyordu. Zeynebin götünü 20 dakika durmadan siktikten sonra, götünün içine resmen hortum gibi boşalttım…
İçinde biraz durduktan sonra yavaş yavaş çıkartıp ağzına uzattım. Sütyeni ile sikimi sildikten sonra yalamaya başladı. Gülüşerek sohbet halinde sikimi yalıyordu ki, telefonu çaldı. Halasının kızı Gülsüm arıyordu. Nerde kaldığını soruyor, çabuk gelmesini söylüyordu. Zeynep sikimi yalayarak ona cevap veriyordu. Halasının kızı da, “Kız senin ağzında ne var, ne yiyorsun?” dediğinde, “Dondurma aldım, onu yalıyorum!” dedi gülerek. “Kız hasta olursun, bu havada ne dondurması?” dedi. Zeynep te, “Bu dondurma beni çok rahatlattı, icimdeki ateşi aldı! Tamam, birazdan geliyorum!” diye kapattı. Sikime öpücükler kondurarak, “Bugünlük bu kadar, ama artık o moruğa bir daha bu amı siktirmem, sikicim sensin, her gün sikeceksin!” diyerek doğrulup, giyinmeye başladı. Ben de giyindikten sonra, onu Aksu’ya geri bıraktım ve Antalya’ya döndüm…
Eve varınca hemen banyoya girdim duşumu aldım. Banyodan çıktığımda telefonuma baktım, Zeynep’ten mesaj gelmişti. Yeniden buluşacağımız günü soruyor ve bir dahaki sefere bana bir sürpriz yapacağını yazıyordu. Bu sürprizinin ne olduğunu sorduğumda, “Söylersem sürpriz olur mu?” diye bir mesaj attı. Merak ediyorum, bakalım sürprizi neymiş 🙂