Selam Seks Hikayeleri okurları. Adım Behçet, 41 yaşındayım. Karım Sema, deyim yerindeyse, sülün gibi bir kadındır. Biz Türkiye’de evlendirildiğimizde, ben 18, Sema ise 16 yaşında idi. Ailelerimizin isteği ve baskısı ile evlendik ve ben Semayı Almanyaya getirdim. Sema sade bir evkadını idi. Birbirimize çabuk alışmıştık. Evliliğimizin ilk senesinde bir kızımız (Derya) oldu. Deryadan sonra uzun süre çocuk yapmadık, daha sonra, biri kız biri erkek olmak üzere, ikizimiz oldu. Sema yorgun olmadığında her gece sikişirdik. Ama Sema bunu bir karılık vazifesi gibi görür, sanki sikişmekten bir zevk almazdı. Yani sikişmelerimiz genelde gece karanlıkta ve ön sevişmesiz olurdu. Ben biraz başka şeyler istesem, “Ya sapık mısın? Sikeceksen sik! Benim uykum var!” der, bana kızardı.
Türkiye’den tatil dönüşüydü, Avusturya’da otobanın park yerinde tartıştığım adamın biri ile kavgaya tutuştuk. Adamı bıçak ile yaralayınca, beni tutukladılar, 4 sene ceza verdiler. Bunun 2 sene 8 ayını içeride geçirdim, sonra beni Alman vatandaşı olduğum için Almanya’ya sürdüler. Hapishanede ilk zamanlar kendi kendimi yiyiyordum, acaba karım ve çocuklarım ne yapıyor diye. Abazalığım da tavan yapmıştı, günde en az iki kere 31 çekiyordum ve fantazilerimde hep karım vardı. Merak ediyordum, acaba ben burdayken, karım kendini başka birine siktiriyormuydu. Kendimi bu fikre öyle inandırmıştım ki, karım kesin kendini başkalarına siktiriyordur diyordum. Ve acaba çevremizde hangi erkeğe kendini siktiriyor diye düşünür, o zaman sikim kalkar ve 31 çekerdim. Bu artık bende takıntı haline gelmişti, karımı tanıdık kişilerle sikişirken düşünür, değişik fantaziler kurardım.
Karım beni ceza evindeyken 3 defa ziyarete geldi. Ben gelmelerini istemiyordum, ama geldiğinde kılık ve kıyafetinin değişmediğini gördüm. Yani karım tesettürde değildi, ama hep kapalı geyinir, etek boyu devamlı dizlerinden aşağıda olur. Onu öyle görünce de, (Yapmamıştır, yapmamıştır!) diye kendimi teselli ediyordum. Dediğim gibi, cezamın büyük bölümünü çektikten sonra beni uçak ile Almanya’ya sürdüler. Havaalanından eve telefon açtığımda kimse çıkmadı. Ben bir firmanın 3 ortağından biri olduğum için orasını aradım, telefona ortağım Bekir çıktı. Ona, Havaalanında olduğumu, evde kimsenin olmadığını söyleyerek, “Beni birisi buradan alsın!” dedim. O da, “Yenge burada, Kemal ile hesapları düzenliyorlar, hemen birisini gönderir aldırırım!” dedi. (Kemal kardeşim olur).
Ardan 45 dakika geçmişti ki, Kemal, karım ve büyük kızım Derya beni almaya geldiler. Hep beraber sarılışıp, biraz ağlaştık, sonra eve gittik. Evde çay sohbet derken, Kemal, “Abi ben çocukları (İkizleri) alıp bize gideyim, senin yengem ile konuşacakların vardır!” diyerek çocukları alıp gitti. Daha saat 14:00’ü gösteriyordu. Karıma, “Ben bir duş alayım!” dedim. Karım da, “Önce ben alayım, sonra ben yemek hazırlarken sen de yıkanırsın.” dedi. Önce o ykandı, sonra ben duşa girdim. Suyu açıp, kirli çamaşırların içinde birşeyler aradım, acaba ben hapisteyken birisini eve aldı mı, kendisini başka birine siktirdi mi diye. Kafamda hep bu sorular vardı. Ben bunları düşünürken feci haz alıyordum ve sikim kazık kesiliyordu. Ama hiç bir işaret bulamadım…
Yıkandıktan sonra hafifçe birşeyler atıştırıp, biraz havadan sudan sohbetten sonra, kendisini özlediğimi ve geceye kadar beklemek istemediğimi söyledim. Karım hemen gelip kucağıma oturdu ve öpüşmeye başladık. Aman tanrım, o nebiçim öpüşme! Aklımdan ilk geçen şey, (Bu karı kesin başkasına vermiş!) oldu, çünkü daha önce böyle öpüşmezdi. Ama öyle abazaydım ki, şimdi bu karıyı önce sikeyim, o meseleyi daha sonra konuşuruz diye düşündüm. Karımı kucakladığım gibi yatak odasına götürdüm. Birbirimizi soyduk ve karım bana daha önce hiç yapmadığı şeyi yapıp, sikimi ağzına aldı, yalamaya, emmeye başladı. Öyle güzel yapıyordu ki, bu işte oldukça tecrübe kazandığı belli oluyordu. Fazla dayanamayıp ağzına boşaldım. Üstelik hepsini yuttu…
Karım sonra sırtüstü yatıp, “Sen de beni yalasana!” diyerek, tangasını çıkartınca gördügüme inanamadım. Amının kıllarını Brezilya traşı yaptırmış! Yani amının üstünde kalan kılları üçgen şeklinde bırakmış, (Almayada bazı kuaförlerin amlara Brezilya traşı yaptığını duymuştum, karımın amının da profesyonelce traşlanmış olduğu hemen belli oluyordu) şahane duruyordu. Bilmiyorum kaç dakika yaladım, ama uzun bir süre karımın amını yalayıp, onu defalarca Orgazm’a ulaştırdım. Sonra da halen kazık gibi olan sikimi amına sokup, karımı sikmeye başladım. Evelden gıkı çıkmayan karım, şimdi altımda inliyordu. Hem de ne inleme, neredeyse komşuların duyacğı kadar bağırıyordu. Yaklaşık 20 dakika karımın amını pompaladım ve içine boşaldım…
Ben yatağa uzandım, terlemiştim, susamıştım. Karım kalkıp bana soğuk su getirdi, yeniden yanıma uzandı. Konuşmuyorduk, sadece birbirimiz okşayıp, öpüşüyorduk. Bir müddet sonra sikimi yeniden ağzına alıp tekrar kaldırdı. Biraz bacak omuza pozisyonunda siktim, biraz da domaltıp arkadan amına girerk sikmeye başladım. Arkadan amını sikerken, “Birde götünü sikeyim!” dedim, sikimi amından çıkartıp tükürükleyip götüne dayadım. Hic itiraz etmedi. Bir yüklenişte sikimi kökledim götüne. Karımdan sadece kısa bir “Ihhh!” çıktı, hepsi okadar. Evelden götüne elletmezdi bile, “Günah!” derdi, “Acıyor!” derdi, siktirmezdi. Demek elin oğlu dinlememiş, karımın sırf amını değil, götünü de dağıtmıştı. 10 dakika da götünü siktikten sonra, götünün içine boşaldım…
Yarım saat hiç konuşmadan yatakta oturduk. Sonra karıma, “Sema, bana birşeyleri izah etmek ister misin?” diye sordum. Karım cevap vermeden ağlamaya başladı. Onu kendime çekip öptüm ve “Ağlama, sadece olup bitenleri öğrenmek istiyorum, korkma sana birşey yapmam, sadece olayları öğreneyim, sonra gereği neyse düşünürüz, bir karar vermek için çok erken!” dedim. Karım da anlatmaya başladı. Ben cezaevine girdikten sonra kardeşim Kemal, “Gel yenge bizim büroda çalış, hem evde sıkılmazsın, hem de hesapları falan kontrol edersin, abimin yokluğunda bize de yardımcı olursun!” demiş. Ama almancası yetersiz olduğu için özel bir dil kursuna yazılmış. İlk zamanlar anlam veremesede, hep fena şekilde azıyormuş, ama ne yapacağını bilemiyormuş. Kursta sınıf arkadaşı bir Afrikalı ile yakınlaşmış. Aklından ona vermek gibi birşey geçmese de, bir gün kursu asıp, bu genç ile biraz gezmişler, dolaşmışlar ve genç bunu evine götürüp sikmiş. “Aslında aklım yanlış diyordu, ama vücudum yanıyordu!” diye anlattı.
Bu genç ile kurs boyu beraber olmuşlar, 6 ay sonra genç memleketine geri dönmüş. Tam onu unuttum derken, büyük kızım Deryayı erkek arkadaşı Klaus ile evimizde sikişirken yakalamış. Deryayı, “Seni babana söyleyecem!“ diye tehdit edeyim derken, Derya da, “Söyle! O zaman ben de seni kurstaki Afrikalı arkadaşınla sarmaş dolaş öpüşürken gördüm, onu söylerim!” deyince, karımın yelkenler suya inmiş. Derya karıma, “Gel anlaşalım, ikimiz de susalım, istersen kendine bir erkek arkadaş bul, yada bulmana yardımcı olayım!” demiş, geçici olarak olay kapanmış. Daha sonra Derya karımı, erkek arkadaşı Klaus’un doğum gününe götürmüş. Karım orada delikanlının babası Mannfred ile tanışmış. O akşam adam karımla çok ilgilenmiş, içki falan ikram etmiş. Ama karım içmemiş (hiç alkollü içki kullanmaz). Gecenin geç saatlerinde herkes evlerine gidince, Derya da Klaus ile (sikişmek için) bir odaya çekilmiş. Dolayısıyla karım Mannfred ile yalnız kalmış ve bunlar da sikişmişler. Karım o akşamdan itibaren Mannfred ile beraber olmaya baslamış. Adamın kuaför dükkanı varmış (ben bunu duyunca anladım, amındaki Brezilya traşının nerden çıktığını). Karım haftada bir iki kez, “Saçlarımı yaptıracam!“ bahanesi ile gidip kendisini Mannfred’e siktiriyormuş…
Karım bunları anlatırken, benden sert bir tepki gelmeyince, cesaretlenip daha ince detaylarına giriyordu. Ve o anlattıkça sikim kazık kesiliyordu. Karım bunun farkına varmış, bir eliyle sikimi okşayarak bana herşeyi anlatıyordu. Kendisine, “Ortağım Bekir yada kardeşim Kemal ile sikiştin mi?” dediğimde, Kemalin sadece birkaç kere imali bir şekilde, “Birşey lazım mı yenge?” dediğini anlattı. Bekirle de ofiste yalnız kalınca, Bekir sikini kaşıyarak, “Her zaman emrindeyim yenge!” demiş. Karım da Bekire fırça atmış, “Ulan şerefsiz sen git karını sik, bu hareketi bana birdaha yaparsan o sikini kökünden kestirir götüne soktururum!” demiş. Ondan sonra Bekir birdaha pot kırmamış. “Peki ya çevrede başka tanıdık kişilerle sikiştin mi?” dediğimde, “Hayır, onlar beni işten eve, evden işine giden biri biliyor!” dedi…
Konuşmamız bitince, karımla birkere daha sikiştikten sonra yatıp uyuduk. Sabah uyandığımda karım telefonda kızım Derya ile konuşuyordu. Deryaya, “Babana herşeyi anlattım, ama herşeyi!” dedi. İki saat sonra Derya erkek arkadaşı Klaus ile geldi. Derya yanıma oturup yanağımdan öptü, “Benim anlayışlı babam!” dedi. Beni Klaus ile tanıştırdı. Klaus hoş bir çocuktu, babasının yanında kuaförlük yapıyormuş. Klaus bana, “Akşama mahsuru yoksa babam da gelmek ve sizinle tanışmak istiyor!” dedi. Ben de, “Gelsin tanışalım!” deyince, karım gülümsedi.
Akşama, Manfred büyük bir çicek yaptırmış, bir şişe de şarap almış, geldi. Onunla da tanıştık, oturup sohbet muhabbet derken vakit geç oldu. İkizler zaten Kemalde kalmışlardı. Derya Klaus ile odasına çekildi. Ardana 10 dakika geçmedi, Deryanın odasından sikiş sesleri geliyordu. Mutfağa birşey almak için gider gibi yapıp, Deryanın kapısının anahtar deliğinden içeri baktım, Klaus Deryayı bacak omuza yapmış sikiyordu. Sanki mutfakta aradığımı bulamamış gibi yapıp, karımı yanıma çağırdım. Karım yanıma gelince, “Anahtar deliğinden bak, Klaus Deryayı nasıl sikiyor!” dedim. Karım bakıp yanıma geldi, pantolonumun üstünden kalkık sikimi avuçlayarak, dudaklarımız birbirine kenetlendi. Mutfakta biraz öpüştükten sonra karıma sordum, “Mannfred ile sikişmek istiyor musun? İstiyorsan yapabilirsin!” dedim. Karım yüzüme baktı, “İstiyorum, ama ikinizle birden! Derya ile Klaus birazdan Discoya gidecekler zaten!” dedi. “Tamam olur!” dedim, içeri geçtik…
Az sonra Derya ile Klaus sikişlerini bitirmişler, “Biz dışarı çıkıyoruz!” dediler ve gittiler. Onlar çıkınca karım gelip kucağıma oturdu, ben de eteklerini yukarı sıyırıp bacaklarını okşamaya başladım. Karım çağırınca Mannfred de yanımıza geldi, karımın bacaklarını ayırıp amını yalamaya başladı. Sonra kalkıp yatak odasına geçtik, orada Mannfred ile birlikte sabaha kadar karımı siktik. Karım da, biz de haşat olduk.
Bundan sonra haftada bir kere buluşup, böyle sikişme kararı aldık. Bu arada da karım bana sikmem için tanıdığı birkaç karı getirdi. Bunlardan birisi de kardeşim Kemalin karısı Hülya idi. Hülya da, “Kardeşin iyi sikemiyor, ben de ara sıra başkasına veriyorum!” diyordu. Sizin anlayacağınız, bir karı yaraksız kaldı mı, çaresini bulur siktirir kendini!